Sharunas Bartas - Praėjusios Dienos Atminimui


Sharunas Bartas, Avrupa'da az ama öz bir izleyici kitlesi edinmiş, Litvanya'dan çıkan önemli yönetmenlerin başında gelen bir isim. Bu yönetmeni keşfetmem, teknoloji ile arası olmayan bir sinefil dostumun bir gün benden Sharunas Bartas'ın filmlerini bulmamı rica etmesi ile oldu.

Hiçbir filmi Türkiye'de değil vizyon, festivalde bile gösterilme şansı bulmayan yönetmenin filmlerinde Tarkovsky'nin aşkınsallığına yakın anlar göze çarpıyor. Belki filmlerinde Tarkovsky kadar iyi mizansenlere, incelikle işlenmiş karakterlere rastlamıyoruz ama zaten Sharunas Bartas tam da bu noktada Tarkovsky ve diğer yönetmenlerden ayrılıyor. Bir çok insan Sharunas Bartas ve Tarkovsky arasında bir bağ kursa da, ben bu bağı göremiyorum. Eğer Bartas'ın ilham aldığını düşündüğüm tek bir yönetmen söylemem gerekirse, bu Bela Tarr olurdu. Geniş manzara planları, filmin geneline yayılmış ve filmin ruhu haline gelmiş uzun plan sekanslar, karakterlerin umutsuzca etrafa savrulup, bir anlam ya da kaçış umudu kırıntısı ile suskunca birbirlerine çarpıp, kaderin gerekliliğini yaşama serüvenleri Bartas'ın filmlerinde oldukça mistik bir hava ile ele alınıyor. Filmlerin gerçekçi tarafı var, hem de bu gerçekçi taraf çok ağır basıyor ama benim bahsettiğim mistik taraf, filmin 'kurulmuş' (inşaa edilmiş) saf sinemayı seyirciye hissettirmesi ile alakalı. Film bitince, geriye filmin kuruluğu değil, bıraktığı kekremsi, bir kere alışıldı mı bırakılması güç tadı kalıyor. Yönetmeni, diğer auteur yönetmenlerden ayırmamı sağlayan şey, bu belli belirsiz bıraktığı kekremsi tadın, betimlemesi güç atmosferin ardında yatan öznel ustalık.

İnternette bile bulunması zor filmlerinde, karakterlerden çok yarattığı mizansenlerin ve kamera hareketlerinin 'konuşmasını' sağlayan Bartas'ın sadece iki filmini izledim. Bunlar ise, bugüne kadar dokuz film çekmiş olan yönetmenin 1990 tarihli Praėjusios Dienos Atminimui ve 1991 tarihli Trys Dienos filmleriydi.

Trys Dienos, hayatın anlamsızlığına vurgu yapan konusu, az konuşan karakterleri ve ilk defa karşılaştığım minimalist tarzı ile dikkatimi çekti. Filmdeki ağır atmosferin sebebi biraz da anlamlandırılması, belirli bir kelime ile yaftalanması güç soyutluğunden geliyordu. Bu soyutluk aynı zamanda filmin şiirselliğinin de gizli temelini oluşturuyordu.

Praėjusios Dienos Atminimui ise savaş sonrası Litvanya'nın başkenti Vilnius'taki insanların yaşadığı, sarılması güç yaraların portresini ortaya koyan ve bence sinema tarihinde ulaşılması güç bir noktaya çıkan bir yapıt. Bartas yine içimize sessizce taş oturtan kendine has şiirsel üslubu ile o halkın yalnızlığını, izole olmuşluğunu ve çaresizce kendi rutin yaşamlarına devam etme çabalarını belgesele yakın bir şekilde anlatıyor. Böylesi bir atmosferi oluşturup, böylesi düzgünce aktarılması güç duyguları sinema sanatı aracılığı ile seyirciye geçirebilen film ve yönetmen sayısı çok azdır.

Avrupa'da bu diyalogsuz filmi ile adını duyuran Bartas'ın Koridorius ve Freedom filmleri de merak uyandırıyor. Özellikle de, siyah beyaz, sessiz bir film olan ve Sovyetlerin yıkılmasından sonraki Litvanya'yı konu alan, farklı bir film olduğu her halinden belli Koridorius'u merak ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder