Aşkın 'Mauvais Sang' Hali

İçimde; seni kaçırırsam, her şeyi kaçıracakmışım gibi bir his var. Hayır, bu hayatla ilgili değil. Öyle olsaydı, umursamazdım zaten. Ama, bu hayatla ilgili değil Anna. Seni seviyorum. Bunu anlayacaksın.
Kız ile erkeğin arasındaki sürtünmeden doğan kıvılcımı, hiçbir film bu kadar hümanist bakış açısıyla irdelememişti. Acıtan, ateşe dönüşmesi imkansız aşkın kıvılcımını inatla sürdüren çiftin, normal şartlarda bu dünyanın insanları tarafından kabul göremeyecek ilişkisi, seyircinin gündelik aşka ve sanatta var olan aşka olan tüm bakışını değiştirmeyi, bir süreliğine bu aşklardan başka bir gerçeklikte aşk yaratılmasını ve değerlendirilmesini sağlıyor.

Melankoli, yüzlerden imza gibi okunuyor. Cümleler gırtlakta düğümleniyor. Aşk, vücutta sadece bir öfke nöbeti olarak can buluyor. Dışa vurulması gerekilen bir güç, klinik tedavisi mümkün olmayan, dünya evi hislerden (zorunluluklardan) çok ayrı ve fazlasıyla zararlı..

Bazen sanatın, bakış açısının sado mazoşist pornografisi olduğunu, acıtarak zevk verdiğini ve tahrip ederek var ettiğini düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder